evet...
aynen bir yabancı gibi...
garip bir duygu ile başladım yeni işime...
yadırgadım ben yerimi...
kendimi oraya ait hissedemedim...
henüz...
ve...
korkuttu bu beni...
ya hep böyle hissedersem....
ne kadar sürer yeni bir yere alışmak?
ne kadar sürer benimsemek?
ne kadar sürer sevmek?
29 Ocak 2009 Perşembe
24 Ocak 2009 Cumartesi
..
dışarda şakır şakır yağmur...
elimde kahvem...
nihayet bir şeyler yazabiliyorum...
tatilimin son günleri...
şubat başı...
maratonum başlıyor...
yoğunum bu günler...
m.ü.ler geldi...
cuma günü pazar ve foruma uzandık hep birlikte...
kız kıza...
ayaklarım şişti...
dolaştık...
ne ilginç...
alışveriş...
artık bana zevk vermiyor...
neredeyse hiç bişey almadım...
çarşamba ve perşembe geceleri uyuyamamıştım...
üstüne bu yorgunluk...
gece sızmışım resmen...
bugün...
balık ziyafeti vardı...
tüm aile birarada...
yarın...
bendeler...
hep beraber...
tatilin ve bir arada olmanın keyfini çıkarıyorum...
elimde kahvem...
nihayet bir şeyler yazabiliyorum...
tatilimin son günleri...
şubat başı...
maratonum başlıyor...
yoğunum bu günler...
m.ü.ler geldi...
cuma günü pazar ve foruma uzandık hep birlikte...
kız kıza...
ayaklarım şişti...
dolaştık...
ne ilginç...
alışveriş...
artık bana zevk vermiyor...
neredeyse hiç bişey almadım...
çarşamba ve perşembe geceleri uyuyamamıştım...
üstüne bu yorgunluk...
gece sızmışım resmen...
bugün...
balık ziyafeti vardı...
tüm aile birarada...
yarın...
bendeler...
hep beraber...
tatilin ve bir arada olmanın keyfini çıkarıyorum...
resim: stephanie levy
20 Ocak 2009 Salı
...
"para isteme benden,buz gibi soğurum senden"
böyle bir deyiş var...
bu deyiş işyerleri için şu şekilde değiştirilebilir sanırım...
"iş isteme benden,buz gibi soğurum senden"
özeti yukardaki söze uyabilecek bazı sorunlar yaşadım son işyerimde...
hiç ummadığım kişilerden,hiç beklemediğim tepkiler aldım...
meslek camiamızda aleyhimize değişiklikler olmaktaydı zaten...
ama yaşanılan sorunlar,ayrılma kararımı çok hızlandırdı...
pişman mıyım?
hayır...
kocaman bir hayır...
işte bu işyerine veda için davet edildim...
şaşırdım,gidip gitmemekte kararsız kaldım ilkin...
sonra...
geçirilen onca güzel günün ve aralarında gerçekten çok sevdiğim bazılarının hatırına gittim...
sonuç...
iyi ki gitmişim...
böyle bir deyiş var...
bu deyiş işyerleri için şu şekilde değiştirilebilir sanırım...
"iş isteme benden,buz gibi soğurum senden"
özeti yukardaki söze uyabilecek bazı sorunlar yaşadım son işyerimde...
hiç ummadığım kişilerden,hiç beklemediğim tepkiler aldım...
meslek camiamızda aleyhimize değişiklikler olmaktaydı zaten...
ama yaşanılan sorunlar,ayrılma kararımı çok hızlandırdı...
pişman mıyım?
hayır...
kocaman bir hayır...
işte bu işyerine veda için davet edildim...
şaşırdım,gidip gitmemekte kararsız kaldım ilkin...
sonra...
geçirilen onca güzel günün ve aralarında gerçekten çok sevdiğim bazılarının hatırına gittim...
sonuç...
iyi ki gitmişim...
15 Ocak 2009 Perşembe
uyuz eden şeyler...
a-bir şey ister misiniz?
k-hayır,teşekkürler...(gülümseyerek)
b-bir şey alır mısınız?
k-hayır,saolun... (gülümseyerek)
c-bir şey ister misiniz?
k-hayır...(gülümsemesi donmuş bir halde)
d-bir şey alır mıydınız?
k-hayır,teşekkürler...(içinden offfff diyerek)
e-bir şey içer misiniz?
k-yoo,teşekkürler...(içinden hayırrrrrrr, yeterrrrrrrrrrr artıkkkk diyerek)
kaç çalışan varsa tek tek gelip aynı soruyu soruyor...
evet iyi niyetliler...
amaç...
müşteri memnuniyetini artırmak...
sonuç...
sinir olmuş bir müşteri...
sinir olmuş,
ama yapabileceği hiçbirşey yok...
boyalı,ya da ıslak saçları ile oturmak zorunda o koltukta...
kaçış yok...
yüksek sesli müziği,
fön makinalarının sesi,
müşteri çocuklarının mızmızı ile,
burası bir kuaför salonu...
başka bir yerde olabilir...
örneğin bir mağaza...
özel aradığınız bir şey yoktur...
şöyle bir bakayım,
hoşuma giden birşeyler bulursam,
alayım diye girersiniz...
hemen biri yaklaşır yanınıza...
- ne istemiştiniz?
- hiç...bakıyorum,dersiniz...
ama ikna olmamıştır o...
her adımınızda arkanızdadır artık...
sizi takipte...
yine sinir olursunuz...
ama burada şanslısınız...
anında kendinizi dışarıya atarak,
kurtulabilirsiniz bu durumdan...
k-hayır,teşekkürler...(gülümseyerek)
b-bir şey alır mısınız?
k-hayır,saolun... (gülümseyerek)
c-bir şey ister misiniz?
k-hayır...(gülümsemesi donmuş bir halde)
d-bir şey alır mıydınız?
k-hayır,teşekkürler...(içinden offfff diyerek)
e-bir şey içer misiniz?
k-yoo,teşekkürler...(içinden hayırrrrrrr, yeterrrrrrrrrrr artıkkkk diyerek)
kaç çalışan varsa tek tek gelip aynı soruyu soruyor...
evet iyi niyetliler...
amaç...
müşteri memnuniyetini artırmak...
sonuç...
sinir olmuş bir müşteri...
sinir olmuş,
ama yapabileceği hiçbirşey yok...
boyalı,ya da ıslak saçları ile oturmak zorunda o koltukta...
kaçış yok...
yüksek sesli müziği,
fön makinalarının sesi,
müşteri çocuklarının mızmızı ile,
burası bir kuaför salonu...
başka bir yerde olabilir...
örneğin bir mağaza...
özel aradığınız bir şey yoktur...
şöyle bir bakayım,
hoşuma giden birşeyler bulursam,
alayım diye girersiniz...
hemen biri yaklaşır yanınıza...
- ne istemiştiniz?
- hiç...bakıyorum,dersiniz...
ama ikna olmamıştır o...
her adımınızda arkanızdadır artık...
sizi takipte...
yine sinir olursunuz...
ama burada şanslısınız...
anında kendinizi dışarıya atarak,
kurtulabilirsiniz bu durumdan...
14 Ocak 2009 Çarşamba
...
dün akşam kaçırdım bu filmi...
bugün tekrarı vardı...
işlerimi ayarlayıp seyretmeye koyuldum...
evliliğe,
kadın ve erkek gözüyle bakış...
3.kişilerin etkileri...
aklımda kalanlar.....
dünyayı ve ekonomiyi mutsuzluk yönetir/miş.....
bu nedenle mutsuzluk birbirine aşık iki kişiden korkar/mış....
dışarı çıkmaktan,sevişmekten vazgeçilmişse
ve tv izlenmeye başlamışsa,
evlilikte alarm çanları çalıyor demek/miş.....
bir de...
"birşeylerin eksik olduğu düşüncesi kafasına takılmış işte..."
diye sızlanarak karısından sözeden bir koca...
tanıdık bir dolu şey daha:)
bugün tekrarı vardı...
işlerimi ayarlayıp seyretmeye koyuldum...
evliliğe,
kadın ve erkek gözüyle bakış...
3.kişilerin etkileri...
aklımda kalanlar.....
dünyayı ve ekonomiyi mutsuzluk yönetir/miş.....
bu nedenle mutsuzluk birbirine aşık iki kişiden korkar/mış....
dışarı çıkmaktan,sevişmekten vazgeçilmişse
ve tv izlenmeye başlamışsa,
evlilikte alarm çanları çalıyor demek/miş.....
bir de...
"birşeylerin eksik olduğu düşüncesi kafasına takılmış işte..."
diye sızlanarak karısından sözeden bir koca...
tanıdık bir dolu şey daha:)
12 Ocak 2009 Pazartesi
...
ev işi sevmem...
hem de hiç sevmem...
temizlik...
yardımcı yapar...
yemek...
hani yemek için yaşayanlar vardır ya...
ben onlardan değilim...
hem de hiç sevmem...
temizlik...
yardımcı yapar...
yemek...
hani yemek için yaşayanlar vardır ya...
ben onlardan değilim...
'yaşamak için yerim...'
keyfimi kaçıran bir şeyler varsa hele...
hiç yiyemem...
yemek yapmayı da pek sevmem...
yemek yapmam için ilham gerekir...
yine de yaparım ama...
ilham gelmişse zevkle...
gelmemişse görev olarak...
aliş yapar...
dışarda yenir...
annem,kardeşim sıkça yemek gönderir...
özellikle yapması zahmetli yemekleri...
bu nedenle inanılmaz bir saklama kabı,kavanoz trafiği vardır aramızda:))
son zamanlarda yoğurt,dondurma kapları bunu biraz çözdü gerçi...
ama ben hep 'saklama kaplarımı getir 'telefonu alırım...
buna sinir olurum...
dolu gelen kaplar,boş ama tertemiz gider...
geçen gün pancar salatası yaptım...
kavanozla anneme ve kardeşime yolladım...
hemen ardından telefon açtım...
kavanozlarımı isterim diye...
çok güldüler halime:)))
yemek yapmayı da pek sevmem...
yemek yapmam için ilham gerekir...
yine de yaparım ama...
ilham gelmişse zevkle...
gelmemişse görev olarak...
aliş yapar...
dışarda yenir...
annem,kardeşim sıkça yemek gönderir...
özellikle yapması zahmetli yemekleri...
bu nedenle inanılmaz bir saklama kabı,kavanoz trafiği vardır aramızda:))
son zamanlarda yoğurt,dondurma kapları bunu biraz çözdü gerçi...
ama ben hep 'saklama kaplarımı getir 'telefonu alırım...
buna sinir olurum...
dolu gelen kaplar,boş ama tertemiz gider...
geçen gün pancar salatası yaptım...
kavanozla anneme ve kardeşime yolladım...
hemen ardından telefon açtım...
kavanozlarımı isterim diye...
çok güldüler halime:)))
11 Ocak 2009 Pazar
10 Ocak 2009 Cumartesi
bugün...
bugün 10 0cak...
demirbank reklamları vardı eskiden...
yıllarca sonra şak diye hatırladım şimdi...
kazınmış beynime...
'bugün 10 ocak 2009
demirbank hayırlı günler diler' diyen ses...
neyse...
10 ocak...
bu tarihte,
geçirmiş olduğum 2 trafik kazası var...
20 yıl kadar önce birincisi...
beni 2 ay yatağa bağlayan
yine da ucuz atlatılmış,
büyük bir kaza...
hatırladıklarım...
kaza öncesi:
kar,kar,kar...
kardelenler...
bir de...
'yemin ettim'şarkısı...
sonrası:
acı...
yoğun bir acı...
ve sakat kalma endişesi...
ikincisi...
17 yıl önce...
park etmek isterken,
duvara tosladığım
küçük bir kaza...
küçük ama aptalca...
acemi sürücü olduğum zamanlar...
hissettiklerim...
her iki kazada da aynı...
korku...
tarifi imkansız bir korku...
demirbank reklamları vardı eskiden...
yıllarca sonra şak diye hatırladım şimdi...
kazınmış beynime...
'bugün 10 ocak 2009
demirbank hayırlı günler diler' diyen ses...
neyse...
10 ocak...
bu tarihte,
geçirmiş olduğum 2 trafik kazası var...
20 yıl kadar önce birincisi...
beni 2 ay yatağa bağlayan
yine da ucuz atlatılmış,
büyük bir kaza...
hatırladıklarım...
kaza öncesi:
kar,kar,kar...
kardelenler...
bir de...
'yemin ettim'şarkısı...
sonrası:
acı...
yoğun bir acı...
ve sakat kalma endişesi...
ikincisi...
17 yıl önce...
park etmek isterken,
duvara tosladığım
küçük bir kaza...
küçük ama aptalca...
acemi sürücü olduğum zamanlar...
hissettiklerim...
her iki kazada da aynı...
korku...
tarifi imkansız bir korku...
9 Ocak 2009 Cuma
***
haberleri izlemek eziyet oldu...
daralıyor,
daralıyor,
daralıyorum...
işi deliliğe vurmak tek çare gibi geliyor artık...
ve deliliğe vuruyorum,vurmaya çalışıyorum...
neyse...
bu akşam ilk kez şutarife göre tortellini yaptım...
tarife bir yeşil,yarım kırmızı biber ekledim(soğanlarla soteliyerek)
şahane oldu...
italya'da yediğimden bile güzeldi...
bir yandan tortellini yedim,
bir yandan şarapladım kırmızı kırmızı...
masanın fotoğrafını da çektim ama...
ben fotoğraflayıncaya kadar ucundan yenmişti:))
bir de...
hep digital fotoya karşıydım...
fotoğraf dediğin ele gelmeli derdim ama...
ceple çekilen fotoğraflar tatsız...
digitalfoto almalı bence....
diye düşünüyorum artık...
ardından biraz örgü...
biraz teve...
biraz şiir...
şarap güzel...
hayat güzel...
ben güzel...
lay lay lommmm....
8 Ocak 2009 Perşembe
bu sabahhhh....
2-3 gündür yağan yağmurun ardından tam bir bahar havası bugün...
güneş pırıl pırıl...
içim açıldı...
kahvaltının ardından gazetelere göz atayım dedim biraz...
offff...
fena...
daraldım resmen...
kapattım gazeteleri...
nette dolandım...
tam da kahvemi içerken yukardaki kupaya rastladım...
kahve keyfinize ortak olan bir kupa :))
güneş pırıl pırıl...
içim açıldı...
kahvaltının ardından gazetelere göz atayım dedim biraz...
offff...
fena...
daraldım resmen...
kapattım gazeteleri...
nette dolandım...
tam da kahvemi içerken yukardaki kupaya rastladım...
kahve keyfinize ortak olan bir kupa :))
7 Ocak 2009 Çarşamba
obuzan için...
obuzan için yastık....
uzun yıllardır yapmadığım şeyleri yaptım bu tatilde...
bol bol uyudum...
el işleri yaptım...
dün bütün gece yağmur yağdı...
sabah pırıl pırıldı her taraf...
bugün beto'daydık...
halamı alıp gittiğimde daha kimse gelmemişti...
sonra sırayla kuzenler geldi...
b.e döktürmüştü yine...
sıkma ve kereviz salatasına yumuldum...
börekler,elmalı pasta,kurabiyeler...
hepsi,her zaman ki gibi çok güzeldi...
muhabbet iyiydi...
güzel bir gün geçirdim,geçirdik:)
6 Ocak 2009 Salı
bir dizi ve...
yeni bir dizi başlamış,zaplarken gördüm...
oyuncuları görünce zaten fazla da duramadım...
oyunculardan biri köşe yazarı...
eskiden okur/dum...
sonra bu hatun aşık(!) oldu...
bir kendini anlatma,savunma çabası...
her eleştirene sataşma...
birincisi
o güne kadar çizdiği duruşla çelişiyordu...
ikincisi
aşıksan,hele de aşkın ilk günleriyse,kim ne demiş kimin umurunda olurdu...vs...içeriğinde bir maili dayanamayıp yollamıştım...
buna ne gerek vardı bilmiyorum ama,yaptım...
yanıt falan beklemiyordum,gelmedi de...
zaten gelen mailleri,yorumları okumadığını da söyleyip duruyordu...
zaplarken görünce arşivine şöle bir baktım...
birşey kaçırmamışım...
ama buyazı ilginçti işte...
kitaplığımda duran,benim için çok özel bir kitaptan sözediyordu...
birkaç yıl önce bir kitap sitesinde 'alçı' dan alıntılar okudum...
çarpıcıydı gerçekten...
kitabı aramaya başladım...
bulunduğum ve çevre şehirlerde yoktu...
siteye bu kitabı nasıl bulabilirim diye bir yorum bıraktım...
birkaç gün sonra bir mail aldım,yazarın mail adresi yazılmış ve ulaşmam önerilmişti bir arkadaşı tarafından...
yazara bir mail attım,yanıt da beklemiyordum...
birkaç gün içinde yanıt geldi...
ve ardından imzalı kitabım...
başka imzalı kitaplarım var ama...bu şiir tadında yazılmış kitap benim için gerçekten çok özel...
oyuncuları görünce zaten fazla da duramadım...
oyunculardan biri köşe yazarı...
eskiden okur/dum...
sonra bu hatun aşık(!) oldu...
bir kendini anlatma,savunma çabası...
her eleştirene sataşma...
birincisi
o güne kadar çizdiği duruşla çelişiyordu...
ikincisi
aşıksan,hele de aşkın ilk günleriyse,kim ne demiş kimin umurunda olurdu...vs...içeriğinde bir maili dayanamayıp yollamıştım...
buna ne gerek vardı bilmiyorum ama,yaptım...
yanıt falan beklemiyordum,gelmedi de...
zaten gelen mailleri,yorumları okumadığını da söyleyip duruyordu...
zaplarken görünce arşivine şöle bir baktım...
birşey kaçırmamışım...
ama buyazı ilginçti işte...
kitaplığımda duran,benim için çok özel bir kitaptan sözediyordu...
birkaç yıl önce bir kitap sitesinde 'alçı' dan alıntılar okudum...
çarpıcıydı gerçekten...
kitabı aramaya başladım...
bulunduğum ve çevre şehirlerde yoktu...
siteye bu kitabı nasıl bulabilirim diye bir yorum bıraktım...
birkaç gün sonra bir mail aldım,yazarın mail adresi yazılmış ve ulaşmam önerilmişti bir arkadaşı tarafından...
yazara bir mail attım,yanıt da beklemiyordum...
birkaç gün içinde yanıt geldi...
ve ardından imzalı kitabım...
başka imzalı kitaplarım var ama...bu şiir tadında yazılmış kitap benim için gerçekten çok özel...
bir konser...
yıllar öncesi...
üniversitelerin,hatta bütün ülkenin karışık olduğu yıllar...
üniversite öğrencisiyim...
öğrenciyim ama...
öğretim sıkça boykotlarla bölünüyor...
yine okulun boykotta olduğu bir zaman dilimi...
herkes öğrenci lokalinde...
bir yandan boykotun gidişatı takip edilirken,
öte yandan,kasetçalardan şarkılar dinleniyor...
satranç turnuvaları,tavla partileri yapılıyor...
gazeteler,dergiler(ille de gırgır dergisi) okunuyor,
bulmacalar çözülüyor...
o zaman gazetelerde bu kadar bulmaca ekleri yok...
çabucak bitiyor çözmeler...
yetmiyor...
iki takım oluşturulup,
büyük büyük bulmacalar kurgulanıyor,
yaratılıyor...
bu bulmacayı bulan sorusunun yanıtı 'eşek' olunca,bulmacayı bulan takımın,bunu bulamadık diye karşı takıma buldurmaya çalıştığı
kocaman bulmacalar...
o dönemler 'arkadaş' şarkısı ve söyleyen sanatçı çok seviliyor...
şimdilerde olsa çok seviliyor yerine ,
-yıla damgasını vurdu...
-bomba gibi düştü...
-ortalığı salladı... denirdi...
bir gün bu şarkıcının konser vereceği haberi geliyor...
kalabalık bir grup için biletler alınıyor...
kalabalık bir grup için biletler alınıyor...
sinema salonundaki konsere topluca gidiliyor...
çok kalabalık....
insanlar hep ayakta...
sanatçı heyecanla bekleniyor...
o da ne?
sahneye çıtı pıtı bir kızcağız davet ediliyor...
isim kimse için birşey ifade etmiyor...
homurtular yükseliyor...
birkaç şarkı söylüyor...
ardından anonim türküler...
taklitler..
inanılmaz bir enerjisi var...
sahneden inince salon yıkılıyor...
ardından beklenen sanatçı sahne alıyor...
büyük bir coşku ile konser bitiyor...
konser sonrası herkesin aklında ilk çıkan kızcağız kalıyor...
herkes merakta ...
bu da kim?
bu isimi daha çok duyacağız diye düşünülüyor...
tahminler doğru çıkıyor...
yıllardır aynı zevkle dinliyoruz onu...
ve gerçekten yıllar boyu onun şarkılarıyla kodlanıyor yaşadıklarımız belleklerimize...
5 Ocak 2009 Pazartesi
2009...
tatilin son günleri...
2008 en çok tatil yaptığım yıl oldu...
ağustos ayı...
1 ay tüm ege ve akdeniz sahili turlandı...
şahane bir tatil oldu...
ekim başı...
ramazan bayramı...
almanya,belçika,hollanda,fransa tatili...
mesdag panoraması...büyülendim...
brugge...bayıldım...
ve tabii...paris................
kasım-aralık ...yine tatil...
hala devam eden,evin keyfinin çıkarıldığı tatil....
güzel bir yıl oldu 2008 benim için...
taşınmalarla dolu...
yorucu...
arkasından gelen uzunnnnnn tatil dönemi dinlenmesi ile çok güzel....
2009...
dünyaya barış getirsin!
bizlere...
sadece sağlık...
ve huzur ...
herkese...
ve sevdiğim pekçok insana...
2008 en çok tatil yaptığım yıl oldu...
ağustos ayı...
1 ay tüm ege ve akdeniz sahili turlandı...
şahane bir tatil oldu...
ekim başı...
ramazan bayramı...
almanya,belçika,hollanda,fransa tatili...
mesdag panoraması...büyülendim...
brugge...bayıldım...
ve tabii...paris................
kasım-aralık ...yine tatil...
hala devam eden,evin keyfinin çıkarıldığı tatil....
güzel bir yıl oldu 2008 benim için...
taşınmalarla dolu...
yorucu...
arkasından gelen uzunnnnnn tatil dönemi dinlenmesi ile çok güzel....
2009...
dünyaya barış getirsin!
bizlere...
sadece sağlık...
ve huzur ...
herkese...
ve sevdiğim pekçok insana...